PANİK ATAK (PANİK BOZUKLUK)
Panik Atak Nedir?
Panik atak, aniden başlayan yoğun korku ve dehşet hissidir.
Kişi o anda kalp krizi geçirdiğini, nefessiz kaldığını ya da öleceğini sanır.
Beyin, ortada gerçek bir tehlike yokken vücudu “kaç ya da savaş” moduna sokar.
Kalp hızlanır, nefes daralır, kaslar gerilir ama ortada kaçılacak hiçbir şey yoktur.
Bu “yanlış alarm”, tekrarlandığında tablo panik bozukluk adını alır.
Aslında panik atağın temeli, bilinçaltındaki bastırılmış korkuların bedende alarm olarak dışa vurmasıdır.
Zihin, geçmişte yaşadığı bir çaresizlik anısını hatırlar ama kişi bunu fark etmez.
Bilinçaltı, “o günkü korku hâlâ geçmedi” sinyalini verir ve beden, sanki o an yeniden yaşanıyormuş gibi tepki verir.
Panik Atak Belirtileri Nelerdir?
Panik atağın en sık görülen belirtileri şunlardır:
- Şiddetli kalp çarpıntısı
- Nefes darlığı veya boğulma hissi
- Göğüs ağrısı ya da sıkışma hissi
- Baş dönmesi, sersemlik veya düşme hissi
- Terleme, titreme, üşüme
- Kontrolü kaybetme veya “deliriyorum” korkusu
- Ölüm korkusu
Kişi bu belirtileri yaşadığında genellikle kalp krizi geçirdiğini düşünür.
Ancak aradaki fark şudur:
Kalp krizi sırasında ağrı ve baskı kalıcıdır, eforla artar; panik atakta ise göğüs ağrısı gelip geçicidir ve genellikle nefesle birlikte dalgalanır.
EKG ve kan testleri temiz çıkar, çünkü sorun kalpte değil beynin alarm merkezindedir.
Bilinçaltı seviyede ise bu an, “kontrolü kaybetme” korkusunun sahneye çıktığı andır.
Zihin, geçmişte yaşadığı bir çaresizliği bugüne taşır.
Beden o duyguyu tekrar yaşamamak için alarma geçer — yani aslında seni korumaya çalışır.
Panik Atak Nasıl Anlaşılır?
Panik atağı diğer rahatsızlıklardan ayıran üç önemli nokta vardır:
- Aniden başlaması: Genellikle belirgin bir neden olmadan gelir.
- Kısa sürmesi: Yoğunluk genellikle 5–10 dakikadır, nadiren 20 dakikayı geçer.
- “Yine olacak” korkusunu bırakması: Atak bittikten sonra kişi sürekli yeni bir atak bekler.
Bu “beklenti kaygısı”, panik bozukluğun zeminini oluşturur.
Kişi evden çıkmaktan, yalnız kalmaktan veya uzak yerlere gitmekten kaçınabilir.
Böylece panik sadece bedeni değil, yaşam alanını da daraltır.
Aslında panik atak geçiren kişi, bilinçaltında “güvende değilim” inancını taşır.
Zihin bu inancı bedensel alarm olarak dışa vurur.
Yani panik atak bir hastalık değil, güven duygusunun yeniden inşa edilmesi gerektiğini hatırlatan bir çağrıdır.
Panik Bozukluğun Nedeni Nedir?
Panik atak genellikle ani bir stres, bastırılmış korkular, yoğun kaygı dönemi ya da bedensel duyumlara aşırı duyarlılıktan sonra ortaya çıkar.
Beyin, geçmişteki bir korku anısını hâlâ “şimdi” gibi algılar.
Yani tehlike bitmiş olsa bile zihin “o günü yeniden yaşar”.
Bu da bilinçaltındaki eski kayıtların yeniden aktifleştiği anlamına gelir.
Bilinçaltı geçmişte “kontrolü kaybettiği” anları hâlâ canlı tutar.
Kişi o anı unuttuğunu sansa da zihin onu “olası bir tehlike” olarak bellekte tutar.
Ve panik atağın her yükselişinde, o eski kayıt yeniden devreye girer.
Panik Ataktan Kurtulmak Mümkün mü?
Kesinlikle evet.
Ama sadece “nefes al, sakin ol” demek işe yaramaz.
Gerçek çözüm, beynin alarm sistemini yeniden programlamaktır.
Zihin, bedenden gelen duyumları yeniden “güvenli” olarak kodladığında;
kalp çarpıntısı korku sinyali olmaktan çıkar, sıradan bir fizyolojik tepkiye dönüşür.
Bu noktada çalışma, yüzeydeki semptomu bastırmak değil,
bilinçaltında o alarmı tetikleyen duygusal kökü bulmaktır.
Zihin, geçmişle bugünü ayırabildiğinde;
beden artık “tehlike geçti” sinyalini verir.
İyileşme, farkındalığın başladığı yerde gerçekleşir.
İyi Olmak Şansa Değil, Bir Adıma Bağlı!
Zihin bazen seni öyle bir noktaya getirir ki artık kaçmak da dayanmak da işe yaramaz.
Panik atak tam orada, o eşikte çıkar karşına; seni durdurmak için değil, uyandırmak için.
Çünkü beyin “artık böyle yaşayamazsın” dediğinde, dönüşüm zamanı gelmiştir.
İyi olmak tesadüf değildir; bir farkındalıkla, bir karar anıyla başlar.
Bilinçaltındaki o eski korku kodları çözülmeye başladığında, beden sakinleşir,
zihin yeniden güven duygusunu hatırlar.
Ve o an, yıllardır peşinde olduğun şeyin huzurun zaten içinde olduğunu fark edersin.
Eğer bu satırları okurken bile nefesin daralıyor ya da kalbin hızlanıyorsa,
bu zihin “yardım isteme” sinyalidir.
Bu döngü senin suçun değil, ama onu bitirmek senin sorumluluğun.
Ve bazen gerçekten değişim için sadece bir adım gerekir.
O adım, kendi zihnine yeniden güvenmektir.
Geri kalanı dönüşür… seninle birlikte.
Daha fazla bilgi almak için aşağıdaki Whatsapp butonuna veya yanındaki Arama Butonuna tıklayarak bize ulaşabilirsiniz.
▼▼▼▼▼▼
➥ Yüz yüze seanslar hakkında bilgi almak için tıklayınız.
➥ Online (Çevrimiçi) seanslar hakkında bilgi almak için tıklayınız.
Bu içerikte yer alan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Sunulan hizmetler psikoterapi, tanı koyma ya da tıbbi tedavi niteliği taşımamakta olup, kişisel gelişim ve farkındalık çalışmaları kapsamında değerlendirilmelidir. Ruhsal rahatsızlık şüphesi taşıyan bireylerin bir psikiyatri hekimi desteği alması önerilir. Detaylı bilgi için KVKK Aydınlatma Metni sayfasını inceleyebilirsiniz.





Leave a Reply
Want to join the discussion?Feel free to contribute!