Anksiyete (Kaygı Bozukluğu)
Kaygı, zihnin seni korumaya çalışırken kontrolü kaybetmesidir.
Hiçbir şey olmamasına rağmen, bedenin alarmdadır.
Kalbin hızlı atar, göğsün sıkışır, nefesin daralır.
Sebep yoktur ama his çok gerçektir.
Bir anlığına bile huzurlu kalamazsın; sanki kötü bir şey olacakmış gibi.
Kimi zaman bu, işe gitmeden önce midene ağrı olarak gelir; kimi zaman gece uyumadan hemen önce zihninde bir fırtına gibi başlar.
Ve sen farkında bile olmadan, kendini “ya şöyle olursa” düşüncelerinin içinde bulursun.
Bu noktada zihin, seni tehlikeye karşı koruduğunu sanır — ama aslında seni hayattan uzaklaştırır.
Anksiyetenin Belirtileri
Kendini aşağıdaki durumlarda buluyorsan, sistemin alarmdadır:
- Kalp çarpıntısı, nefes darlığı veya göğüs sıkışması
- Nedensiz bir huzursuzluk ya da kötü bir şey olacak hissi
- Uyuyamama, uyanınca rahatlayamama
- Sürekli düşünme, kontrol etme, emin olamama
- Sebepsiz mide sıkışması, yorgunluk ya da kas gerginliği
- Zihnini susturamama, içsel baskı, dikkat dağınıklığı
Bu belirtiler, bedenin ve zihnin artık güven hissini kaybettiğinin göstergesidir.
Sorun sende değil, bilinçaltın geçmişteki bir korkunun kaydını hâlâ çalıştırıyor olabilir.
Bilinçaltının Kaygıyı Nasıl Yarattığını Anlamak
Kaygı, düşüncelerden değil, bilinçaltından doğar.
Yani zihin korkmayı seçmez, öğrenir.
Bir çocukken güvende hissetmediğin bir ortamda büyüdüysen, bedenin “hazır ol, bir şey olabilir” mesajını kaydeder.
O kayıt, yıllar geçse de silinmez.
Yetişkin olduğunda bile, bir tartışmada, bir sessizlikte, bir mesaj geciktiğinde aynı alarm yeniden çalar.
Ama tehlike şimdi değil, geçmiştedir.
Sadece bilinçaltın geçmişle bugünü ayıramaz.
Kaygı, aslında “tehlike geçti” mesajını alamamış bir zihnin çığlığıdır.
Bu yüzden ilaçlar veya geçici rahatlamalar genellikle kalıcı çözüm sağlamaz. Çünkü zihin değil, bilinçaltı tetiktedir.
Bilinçaltın güven duygusunu yeniden öğrendiğinde, bedenin de, düşüncelerin de sessizleşir.
Zihin, “artık güvendeyim” sinyalini aldığında kaygı çözülür.
Ve işte o an, korku değil huzur otomatikleşir.
İyi Olmak Şansa Değil, Bir Adıma Bağlı!
Gerçek değişim, kaygıyı bastırmakla değil; onun kökünü anlamakla başlar.
Çünkü kaygı, “git” dediğin halde seni bırakmayan bir misafirdir. Ne kadar kaçarsan o kadar kovalar.
Ama bir gün gelir, fark edersin: aslında seni cezalandırmıyordur… sadece duyulmak istiyordur.
İşte o an, o duygunun içine cesurca bakabildiğinde, zihin sonunda “tehlike geçti” mesajını alır.
O mesaj bedene indiğinde, nefes değişir, kaslar gevşer, kalp yavaşlar.
Birden sessizlik gelir… yıllardır unuttuğun o huzur…
Ve o sessizliğin içinde bir şey fark edersin:
Sorun sende değil, sende kayıtlı o korkudadır.
Ve o kayıt çözüldüğünde, hayatın ritmi yeniden akar.
Kendini bu döngünün içinde buluyorsan, yalnız değilsin.
Zihnin konuşmayı, bedenin dinlemeyi öğrenebilir.
Doğru yöntemle, bu kısır döngü sonsuza kadar kapanabilir.
Kaygının seni yönetmesine izin verme.
Zihninin kontrolünü geri almanın zamanı geldi!
Artık zihninde değil, anda yaşamanın zamanı geldi.
Sürekli kontrol etmeye çalıştığın şeylerin, seni nasıl esir ettiğini fark et.
Zihnin tehdit ararken huzuru kaçırıyor!
Ama bir fark var: bu defa kaçmak yerine fark edebilirsin.
Eğer sen de zihninin gürültüsünü susturmak, içsel sakinliği yeniden bulmak ve kontrolü yeniden ele almak istiyorsan, ilk adımı atma zamanı geldi.
Daha fazla bilgi almak için aşağıdaki Whatsapp butonuna veya yanındaki Arama Butonuna tıklayarak bize ulaşabilirsiniz.
▼▼▼▼▼▼
➥ Yüz yüze seanslar hakkında bilgi almak için tıklayınız.
➥ Online (Çevrimiçi) seanslar hakkında bilgi almak için tıklayınız.
Bu içerikte yer alan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Sunulan hizmetler psikoterapi, tanı koyma ya da tıbbi tedavi niteliği taşımamakta olup, kişisel gelişim ve farkındalık çalışmaları kapsamında değerlendirilmelidir. Ruhsal rahatsızlık şüphesi taşıyan bireylerin bir psikiyatri hekimi desteği alması önerilir. Detaylı bilgi için KVKK Aydınlatma Metni sayfasını inceleyebilirsiniz.





Leave a Reply
Want to join the discussion?Feel free to contribute!